Şu an sabahın beş buçuğu ve diri,
ilhamlı, sevinçli bir enerji ile güne başladım. Şu an sabahın beş buçuğu ve diri, ilhamlı, sevinçli bir enerji ile güne başladım. 30 Mayıs'tan beri video makalelerimiz küçük adımlarla, sevgiyle birliği yaymaya başladı bile. Meğer gönlüm
yalnız değilmiş, sizler gibi ne de güzel insanlar çevrelemiş etrafımı. Her
biriniz iyi ki varsınız.
Sosyal medya hangi amaçlarla
kuruldu malumdur ama yine de birey bazında kendimiz olacağımız ortamları
sunuyor bizlere.
Var olan her şeyi ve herkesi bir
organizma olarak görürsek; insan, hayvan, nebatat ve cansız var oluş bir biçimde
kendini orada sergiliyor!
Kimisi alkış ister, var!
Kimisi sevilmek ister o da var!
Bazısı dikkat çekmek ister,
fazlasıyla mecra var!
Bir kısmı yaralara dokunmak ve
cerahati temizlemek ister, yazar, analiz eder, tedavi eder, siyaset yapar, gerçeği
cesurca gözler önüne sunar. Kimisi de bilerek algı yönetip yalan yanlış,
çıkarcı haber ve yorumlarla gerçeği maskeler! Para, ün, bozgunluk uğruna
kendini kandırır! Oysa bilse ki gerçeğin er veya geç ortaya çıkma gücü hep
vardır. Tıpkı güneşin balçıkla sıvanamaması gibi!
Burada on beş saniyede kıvırtana da
saatlerce konuşana da, gülmekten kırıp geçirene de, mizahıyla bilinçleri sıçratana da, illallah edip haykıran mafya liderlerine de yer var!
Tekmili birden bir acayip
kumpanyadayız!
Herkes niyetine göre ya kendini
ve yeteneklerini sunma, ya soruna çözüm için ışık tutma ya da çıkarını savunup
sorun yaratma gayretiyle burada.
İsteyen herkesin söz hakkı da
verilmiş durumda!
Bu tam da Andy Warhol’un kehaneti.
Ne demişti Warhol ‘Herkes bir gün on beş dakikalığına ünlü olacaktır.’
Bu renklilik size de her insanın
apayrı dünyası olduğunu ve kendi bilinç düzeyince sorunu yaratan ya da çözüm
sunan olduğunu göstermiyor mu?
Çünkü çözümün bir parçası
değilsek o vakit otomatik olarak sorunun bir parçasıyızdır diye bir gerçeklik de
var.
Diyeceksiniz ki Elif sen de uçuk
kaçık, çoğumuza deli saçması gelen şeyler yazıyor seslendiriyorsun sen de
sorunun bir parçası olmuyor musun?
Bu renk skalasında benim yerim de
işte bu! Farklı bir yoldan çözüme gitmek. Alternatif bir yöntem ile çözmeye
kalkmak. Politik ya da dini mecralara bulaşmadan herkeste ortak olanı bulup herkesteki
öz kaynağı tanıyıp tanıştırmaya çalışmak…
Hem biz sorunun içindeyken onu
etraflıca göremeyiz ki çözelim! Ben de dışarı çıkıp içimi gözlemliyorum. Demin de dediğim gibi benim içimdeki öz ile herkesin içindeki öz aslında aynı.
Herkesinki gibi benim düşüncelerim de bir çeşit kokulu çiçekse çevremdekiler de onu koklasın, içleri açılsın, kendi düşünce ve sevgi potansiyelleri büyüsün, ilham dolsun istiyorum.
Şu an bu mecraları gırgır şamata
için kullananların pek çoğu da bu bunalım dünyaya eğlence projeksiyonuyla
kendilerince iyi niyetli bir ışık tutuyorlar. Tek fark ellerindeki zamanın
kıymetini görememeleri ve uzunluğunun herkese göre muallakta olduğunu göz ardı
etmeleri. Yoksa çoğu eminim ki iyi niyetlerle bir sergileme yoluna çıkmış
vaziyette. Elbette algıları bilerek yanlış yönlendirmek amacını güdenlere istemeden
çalışanlar da var! Sadece dikkat etmeli ve onların ekmeğine bilmeden de olsa
yağ sürmemeliyiz!
Toparlayalım dilerseniz: ilk makalede ‘Birlikten Kudret Doğması’nın kendimce manasını iki alıntıyla belirtmeye çalıştım. Küçük karınca adımlarıyla yangına su da götürsek biliyoruz ki bir yeni uyanışa vesile olabilir ve minik bir gayret ve etkiyle de olsa kudretli bir sonuç doğurabilirdik. Onun olma zamanı tüm bu sistemi sevgiyle kurgulayana kalmıştı artık.
İkinci makalemizde bambaşka
kılıflarda yaratıldığımızdan ve kıyaslanmayacak derecede ‘benzersiz’
olduğumuzdan bahsetmiştik. Alt notada aslında bir olduğumuz gerçeği yatıyordu ve
bu Muhteşem Sanatçı her bir zerreyi kudretince bambaşka yaratmıştı.
Üçüncü makalemiz işaretlerin her
yere serpilmiş olduğu ve onları nasıl okuyabileceğimizle ilgiliydi.
Dördüncü makalemiz; gerçek
zenginlik ve hakiki itibarın içindeki asıl mânâyı sorguluyordu.
Sonraki makale de bebeklikten
itibaren nasıl etiketlendiysek o yaftaların kaderini yaşadığımızla ilgiliydi. Yani
kehanetlerin kendini nasıl gerçekleştirdiğiyle alakalı.
Bir sonraki makale aşının şuura
uygulanmış versiyonunu işliyor, çözüm olamaya niyetleniyordu.
Niyet demişken sırayla yedinci ve
sekizinci makaleler niyetin gücünü ve özünü irdelemek üzere yola çıkmıştı.
Son video makalemiz ise bir anımla
ilgiliydi. O anıda sivrisinekle yaptığım ve üç aylığına da olsa tüm haşarata
karşı şerbetlendiğimi anlatıyor herkesin ayrı ve benzersiz kılıflarla da olsa
öz’de birbirine aslında göbekten bağlı ve aynı olduğunu belirtiyorduk.
Sonra can yoldaşımla sohbetler başladı. Farklı bir programda ve farklı oynatma listesinde yayınladık onları. Kısa kısa derinleşmelerle mevcut düzeni anlamaya, çözmeye ve anlamlandırmaya çalışıyoruz. Bu yayınların amacı içimizden tek tek ışık yakmak. Böyle böyle aydınlık bir dünya olacak, aslen buna inanıyoruz.
Tek gül ile bahar olmaz, hep
birlikte buraları gülistana çevirebiliriz!
Yani hep beraber, birbirimize el
atarak çıkalım şu kör kuyudan. Biz uyanıp kendimize o ışığı kendi özümüzden
yakarsak, apaydınlık bir şimdi ve dolayısıyla gelecek de yansıyacak yaşamın her
ortamına inşallah.
Günümüz ömrümüz bereketli;
sevdamız bütün için kıymetli olsun!
Tekrar görüşene dek hoşça olun!
Elif Dila Kömürgöz
24/07/2021 Cumartesi