Merhaba,
Geçen makalemizde niyeti
netlerken, hayatın beni bilinçsizce bu bütünsel bakış ve kuantum sistemi anlama
yollarına çıkardığını belirtmiş ve niyetim sayesinde çektiğim bir aylık Rusya
bursunda da keyifli bir anı yaşadığımdan söz etmiştim anımsarsanız.
Dostlar ve takipçiler çok iyi
bilir bu anektotu zira daha evvel de yazmıştım ama ilk kez bu vesile ile
görselleştiriliyor olacak.
O halde yeniden her şeyin
başladığı, örgün eğitimin bittiği 1995 yazına dönelim hep birlikte…
Önceden de belirttiği gibi o sene
‘%100 Düşünce Gücü’ ve ‘Düşünce Gücüyle Tedavi’ gibi başucu kitaplarla bu
konulara bir merhaba dediğim bir alan açılmıştı.
Bir gün odamda bu tip kitaplardan
birini keyifle okumaya dalmıştım. Tam da pencere kenarındaki yatağımda uzanmış
vaziyette durup düşünüp, sindirip okuyordum. O sıra perdemde onu gördüm. Bir
sivrisinek!
Tek hamlemle öte aleme
gönderebilecek kudretteydim ancak öğrendiğim bilgiler beni engelliyordu.
Bütünsel bakışta onun da bir yeri
vardı, her şeyi kucaklayan ve saran Güç onu ayrı tutmamıştı ki!
Bir deney yapmak istedim
kendimce.
Ona ‘Ey sivrisinek kardeş’ dedim.
‘Bak seninle bir anlaşma yapsak ne dersin? Ben seni haklamayayım sen de şu
huzurlu dünyamda vızıltın ve kan emiciliğinle beni bu gece darlama!’ Bunun gibi
bir şeyler geveledim. Bu arada salondan ortak girişi olan balkonda salıncak
keyfi yapan erkek kardeşim beni duymuş artık iyice sıyırdığımı falan düşünmeye
başlamış meğer, o da ayrı!
Sonra belirttiğim gibi o yaz ailecek
tatile Didim’e geçecek, akabinde de Ağustos’ta Ankara üzerinden, okuldan yedi ve
bölümden benim haricimde iki öğrenciyle toplam on kişi olarak Rusya’ya
gidecektik.
Baktım ki bizim sivrisinek kendi
türüne de haber salmış, hatta tüm haşarat ailesine bilgi geçmiş gibi sadece o
gece değil tüm yaz boyunca bana dokunmuyor, dokundurtmuyor!
İnanılmaz bir yazdı. A pozitif
olan, sivrisinek mutfağının vazgeçilmezi olan kan grubuma rağmen Didim’de herkes
kıvranırken, kimse bana dokunmadı bile!
Sonradan sonraya büyü bozuldu ve haşarat ile aramda o birlik dayanışmasının saflığı azaldı ve ben maalesef yine aynı ezberlerle yaşadım. O yaza hasret kaldım! Bu mucize ile bana aktarılanı anlayıp yaşamaya aynı saflıkta niyet ettim ama tam olamadı, başaramadım. Sıfır zarar ilkesi karşılıklı sistemi kucaklayış sonrasında maalesef ki hiç öyle muazzam bir katışıklıksızda yayılamadı…
Peki neydi ki acep bunun esbabımucibesi, yani gerekçesi?
Neydi içindeki mâna?
Düşündüğümde o safiyane anlaşma
gecesine döndüm her defasında!
Biz Birdik! Evet, o birlik kendi
içimizde kurulduğunda anlık da olsa o birliğe sığınıldığında, teslim
olunduğunda niyetin de saflığı ölçütünde ödüllendiriliyorduk. Tüm sistem
birbirine göbekten bağlıydı. Düşüncenin ötesi vardı! Her şeyin tek bir Sahibi
vardı! Onun işaret ettiği gibi oluyordu. O biz bizi bize ispat edelim diye, saf bir coşkuyla sevelim diye kurmuştu adeta bu sistemi.
Hepimizi alnından tutan O güce teslimiyet nasıl olmalıydı peki?
İçimizde sımsıcak bir güven atmosferi için o vaha nasıl yaratılmalıydı?
İşte her şeyin tohumu olan niyeti bu teslimiyet gücü oluşturulsun diye yönlendirebilir miydik?
Kesinlikle Evet!
Niyetimizi ayrıntılarla yazıp içimizde düşünceden hissedişe; duygulardan düşüncelere, kalpten beyine, beyinden kalbe bir sağlam otoban kurabilirdik!
Her şeyin sahibi ve kurucu zekası bizden işte tam da bunu istiyor olabilirdi.
Oysa her şey güçlükle başarılan ve karmaşık dolaşık olmalıydı ki egomuz başardığını hissedip övünsün!
Hayır, hayır hayat aslında çok basit! Göbekten bağlıyız birbirimize. Biz diğergam olarak muhataplarımızı dost görüp, öncelikle sevmeye odaklandığımızda, öncelikle anlayışa yöneldiğimizde sımsıcak bir karşılık bulmak işten bile değil! Bütün yaradılmış alemden hem de her ne olursa olsun karşımızdaki!
Oysa biz, farklılıklarımızla öyle meşgulüz ki temelde aynı özden yaratılmış olduğumuzu bile unuttuk Dualite virajlarında patinaj yapıp durduk!Kendimizi matah görüp yek diğerini aşağılamak kolay geldi. Benzersiz kılıflarımıza takıldık, özdeki benzeşliğimizi hep es geçtik!
Bu yüzdendir ki hep yaralandık!
Zaten bizi bizden evla kim
yaralayabilirdi ki! Bizim içimizde biz bizi özden seviyor muyduk ki sisteme
sahip çıkabilelim!
Kadere suç atarken ne denli yanılış içindeydik anladım.
Bir gün şu sarhoş ve yaşlı
gezegeni düzgün ve sağlıklı kılmaya yeltenirsek elbette steril ortamlarda
yaşamalı ama öldürmek dışında bir başka yöntemle sevgi eksenli çözümleri de
devreye er veya geç sokmalıyız diye düşünüyorum. Haşarat alemine ve bütün yaratılmışa karşı!
Sistemi anlama yolları, göbekten
birbirimize bağlı olduğumuz gerçeğini idrak bize hep açık olsun inşallah.
Günümüz ömrümüz bereketli; sevdamız bütün için kıymetli olsun!
Elif Dila Kömürgöz
10/07/2021 Cumartesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.