16 Haziran 2021 Çarşamba

KENDİNİ GERÇEKLEŞTİREN KEHANET

 

Merhaba,

Bu makalemizin konusu ilk kez sosyolog Robert Merton tarafından tanımlanan 'Kendini Gerçekleştiren Kehanet' fenomenine ilişkin.

Kuantum fizik ve evrensel yasalar tanımlanmaya ve daha çok kişi tarafından deneyimlenmeye başladığından beri kendisinden çokça söz edilen bu fenomen, bizim kendimize ve çevremizin bize bakışına göre şekil alan hadiselerin o bakış ekseninde tutarlı olmasını anlatır.

Örneğin uyandığımızda günün nasıl geçeceğini kendimize hangi kelimelerle kodlarsak günümüz öyle geçiyor. Düşüncelerimizi tersliklere odaklarsak, terslikler peş peşe geliyor. Sonra da ‘ben demiştim’ diyoruz. Ya da ‘ben sinirli biriyim’ kodlamasını kendimize yaptığımızda sinirli olacak durumları, sırf kendimize ters düşmemek için yaşamımıza çekmeye başlıyoruz.

En çetrefilli olanı da özellikle doğum öncesinden ilk yıllarımızı kapsayacak şekilde bize yaftalanan etiketler. Onları büyüklerimizden, inandığımız ve önemsediğimiz kişilerden duymuşsak illa ki gerçek belliyor ona göre kendimizi yapılandırıyoruz.

Sade bir dille söylemek gerekirse düşünce hareketlidir ve çekim alanı kuvvetlidir.

Robert Merton bunu ‘Olay ve koşulların yanlış değerlendirilmesinden kaynaklanan yeni davranışlar, yanlışın gerçekleşmesine neden olur diye açıklıyor.

Bu meşhur önermelerin iyisi de gergini de mevcut. Örnek gerekirse ‘sen bir şeye yaramazsın, beceriksizsin’ den başlayıp hakaretâmiz sözlere varana ya da 'Aslansın, Kaplansın'dan başlayıp Kanatsız Melek'e dek geniş bir skalada yaralayıcı ya da fazla uçurucu kelimeler zihin göğümüzde dolaşıyor. İnsan alışık olduğuna inanıyor, inandığını benimsiyor, benimsediğini kaderine uyarlıyor.

Gandhi üstadın bununla ilgili o meşhur deyişini çoğunuz bilirsiniz.

şüncelerine dikkat et, sözlerin olur;

Sözlerine dikkat et, davranışların olur;

Davranışlarına dikkat et, alışkanlıkların olur;

Alışkanlıklarına dikkat et, kaderin olur.

Kendimizi henüz bulmamışken, deneme yanılmalarla hayatı okumaya, anlamlandırmaya çalışırken yaptığımız ilk hatalar, bu yaftalarla kalıcı oluveriyor. Hele bir de onları biz sahiplenirsek, daha da  vahim! O kehanet sözcüklerinin en acımasızını bile hayatımız pahasına benimseyip koruyor, zamanla iftiralara dönüşen bir dedikodu yumağına giriyor ve çevremiz bizi nasıl etiketlediyse akıllarda öyle nam salıyoruz.

Ha o mu? O zaten şöyle biri, hiç şaşırmadım nidaları başlıyor.

E o etiketin muhatabı da diyor ki 'bir kez adım çıktı kansıza, hırsıza fazladan bir günahtan ne çıkar!' Aynen toplumun yaftaladığı gibi devam ediyor eylemlerine…

Oysa kendini toplasa, Yaradanı'na samimi özürlerini dile getirse, gıyaplarında da olsa tüm incittikleriyle manevi hesaplarını kapasa, olumsuz bağlarını koparsa inanın ki samimiyeti oranında temizlenecek.

Ama Hayır! Toplum çürüme içinde ve etkin güçler medya aracılığıyla birey bazında bu çürüme kehanetini yürürlüğe koyuyor.

Çekim yasası düşündüğün, güvenle beklediğin, hayal edip gözünde canlandırdığın her şeyi evrensel bir yasa olarak hayata geçirmekle görevli. Tıpkı yerçekimi yasası nasıl elifi elifine çalışıyorsa bu da aynı titizlikte çalışıyor.

Biz de ‘ben demiştim’ deyip gerçekleşen şeylere kâhin edasıyla ahkâm kesiyoruz.

Tüm bunları psikoloji ilminde deneylerle de ispat etmişler. Robert Rosenthal ve Lenore Jacobsen yaptıkları araştırmada öğrencilerin başarılarına yetenek ve zekadan dahi daha etkin bir güdüleyici güç fark etmişler: öğretmenin beklentisi!

Bu deneyde öğretmenlere denek gruplardaki öğrencilerin çok zeki olmadıkları halde öyle olduğu bilgisi verildiğinde, öğretmenin beklentisi ve davranışı ölçütünde öğrencilerin de kendi kapasitelerini aştığını görüyoruz.

Araştırmaya göre; başkalarından belli davranışlar beklendiğinde bunların gerçekleşmesi sağlanacak şekilde davranılıyor.

Eğer mutsuz, yıpranmış, dalgalı bir ömrü, eski kayıt ve zanlara göre yaşadığınızı bilseydiniz, temelden bunları yıkıp yepyeni ve huzurlu bir damar açmaya ve sevginin sağaltıcı gücüyle kendinizi ve çevrenizdekileri iyileştirmeye yeltenmez miydiniz?

Soru bu!

Cevap için de kâhin olmaya gerek yok!

Cesaret yeterli!

Kendini gerçekleştiren kehanet için umudum ise şöyle: 

  • kıymet bilen, 
  • sıhhatli düşünen ve yaşayan  insanların olduğu, 
  • hak ve adalete sıkı sıkıya sahip çıkılan, 
  • çevresel değerlerin ve emeğin kirletilip boşa harcanmadığı, 
  • ruh, beden ve zihin bazında üst bir bilinçle saf sevginin daim olduğu, doyumlu insanlarla mutlu bir dünya kurmak…

Bunun gibi platformlar çoğaldığında, insanlar kendi potansiyellerini geliştirip her yerde Olan'ı sevmeye ve benimsemeye başladığında, dertlerden medet ummalar bitip de güven dünyaya hakim olduğunda birlikten kudret doğsun, kelebek etkisi dünyamızı dolansın ve çocuklarımız sevinçle yaşanan, nitelikli bir dünyaya doğsun ! 

Öyleyse olsun! 

Mümkün olsun! 

İnşallah bu dilekler çoğalıp kabul olsun!

Günümüz ömrümüz bereketli; sevdamız ‘bütün’ için kıymetli olsun.

Elif Dila Kömürgöz

15/06/2021

Salı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

MERHABA!

Bu mecradan sizlere ulaştığım için çok mutluyum.  Hayat akarken topladıklarımızı paylaşacağımız bir platformda yine birlikteyiz. Sizlerle fa...