Bugün
sesli makalemizde hayatın bize yansıttığı şeyleri ve bunları algılayışımıza göre
nasıl başka kapılar açılacağını veya açılmış olan kapıları algılamamızın olumlu
olup olmadığındaki değişimleri görmeye çalışacağız.
Evet, biraz karışık bir giriş oldu farkındayım. Şunu kast ediyorum. Televizyonlarda, gazetelerde bir kısmına şahitlik ettiğimiz Dünyamızı sarmalayan olumsuz pek çok olay var. Hayatın gerçeklikleri olarak adlandırıldığında bunlar bizi bir sonraki aşamada olumsuza doğru yönlendirebiliyor biliyorsunuz ve bu da bir kısır döngüye sebep oluyor. Biz dışarıya bakıp olumsuzu gördüğümüzde içeriye bakıp o umudu bulamıyoruz ve dışarıya da o duyguları salgılayamıyoruz haliyle. O umudu yeşertemeyip dışarıdaki dünyayı düzeltemediğimizde içimizde de karamsarlık oluyor ve bu sefer maddi bedenimizde kısıtlamalar yaratıp düşüncelerimizle hastalıklara sebebiyet verebiliyoruz.
Şimdi
daha doğru anlaşılmak niyetiyle bu iki paragrafı biraz daha açmak isterim. Maddi düzlemde dışarıda bir sıkıntı ortamı var; ancak bunun neticede, toplum
bazında içimizdeki sıkıntıların dışavurumu olduğunu artık görebilmemiz gerekir.
Dış için aynasıdır. Demek ki insanlık nasıl bir dibe vurmuşluk içerisinde ki
dışarıda savaşları, hastalıkları, korkunç kötü olayları, zulmü yaratıyor. Biz
içeriyi düzeltip o gönül dünyamızı sağaltmamız, mamur etmemiz,
zenginleştirmemiz ve sağlıklı, temiz bir düzleme getirmemiz halinde kalıcı dış
cenneti de yaratabiliriz. Yani esas
çalışma içeride oluyor arkadaşlar. Biz dışarıya çok fazla yıkıcı yüklem
sızdırdığımızda ‘dışarı’ bunu artık kaldıramaz bir hale geliyor; ‘içeriyi’
düzeltmediğimiz sürece de kalıcı temizlik yahut şifalanma olmuyor. İçerisi
düzenli ve temiz olduğunda dışarısı da otomatik olarak düzene giriyor. Bireysel
yaşamlarımızda bunu zaten yaşayanlarımız, pratik edenlerimiz mevcut. Bunu
kolektife, topluma uyarlamamız gerekiyor.
Yöntem
ne olmalı derseniz şayet, bence birazcık haber detoksu yapmamız şart! Mesela
bana dış haberler ancak sağır sultan duyduğunda geliyor. Ayrıntılarda gönül gezdirip,
acının duygusuna aşırı girip zihnimi bulandırmamayı seçiyorum şimdilerde. Bir
şeyi duymuş olup olmamak o şey hakkında yapıcı olmaksızın, çözümsüzce konuşmak zorunda olmak o düzlemi
şifalandırmıyor, bilakis şikayet yahut üzüntü hükmünde alanımızı daha da
içinden çıkılmaz hale getiriveriyor. Yani o şeyin yayınladığı olumsuzu
artırıyoruz. Birini fanatikçe tutup bir diğerini kötülediğimizde de olan ister
istemez düaliteden yani ikilikten beslenen bu yıkıcı düzenin tuzağına düşmek
oluyor.
Yani
gerçek temizlik, gerçek iyilik, gerçek aktivizm, gerçek şifa, gerçek bolluk
bilinci, zulme gerçek müdahale bir bir, tek tek içimizde de bunlara uyumlandığımızda
olacak.
Gerçek
haber ise; içimizin, zihnin düzenlenip, çerçöpten arındırılıp dışarıya pırıl
pırıl yansımasının dışarıdaki düzlemi de etkileyeceğinin haberidir. İşte bu
kadar basit bir şeyi, zihnimiz basiti görmek istemediğinden ıskalıyoruz.
Duygularımızı elimizdeki dijital oyuncaklarla tanıyanlar bizim algımızı da haberler
vesilesiyle yönetebiliyor. Ne yazık ki bu çirkeften çıkamadığımızda artık
hareketimizi sınırlayacak bir katranın içine batmış olabiliriz. Lütfen
bilincimizi yükseltelim, farklı bir açıdan da bakalım, dışarıda yaşanan her
türlü olumsuzluğa rağmen yine de olumlu bir tutum içinde kalalım. İçerideki hakikat gücünün, rahmani gücün bunu değiştireceğinden
artık emin olarak en azından toplumun gazıyla yorumlar yapmayalım, içimizi
yapılandırarak safımızı önce kendimize gösterelim. Elbette yine gerekli davayı güdelim,
dışarısı için de çalışalım, kadınlarımız ve haycanlarımız için gereği neyse yapalım lakin bu hasta toplumu kalben yargılamadan, karşı taraf
olarak görmeden, nefret duygusunu katmadan, sadece içten gelen dengeli haberlere
kulak asarak ceza mekanizmasını ustalarına bırakarak!
Tüm
olan bitene rağmen dengede kaldığı için gülümseyen insanları çoğaltalım ki
içeriden çözüme yönelik ilhamları da rahatlıkla alabilelim.
Karanlık ile mücadelemizde, kendi karanlık taraflarımıza ışık tutarsak ve onları da olduğu gibi görüp şifalandırırsak galip gelebiliriz. Bu da öz şefkat ile olur. Öbür türlü sistem, korku bayrağı çekerek,algımızı her alanda yönetmeye devam edecek. Bizi uyandırmak için şehit olan canlar, zulm görenler devam ederken, öze bakıp da değişmezsek bu terane de böyle sistemin isteğince sürüp gidecek ne yazık ki! Bırak yahu; dışarıya yeterince güç kaptırmadın mı? İçeriye gel. İç haberler merkezini takipte kal!
Şifa olsun diyerek...
Elif Dila Kömürgöz
09.10.2024